Borçlar
Hukukunun temelini oluşturan sözleşme (akit), bir araya getirdiği taraflar
açısından öylesine güçlü ve etkilidir ki birçok alanda sözleşmeler “taraflar
arasındaki kanun” olarak ifade edilmektedir. Bu durmun temelinde, günümüze
değin etkilerini sürdüren eski çağ Hitit ve Roma hukukundan beri sözleşmenin esasını
oluşturan ahde vefa (pacta sund servanda) prensibi yer almaktadır. Ahde vefa prensibi,
sözleşmenin kurulduğu sıradaki mevcut koşullar önemli ölçüde değişmiş olsa bile
tarafların sözleşme hükümlerine bağlı kalmasını ve karşılıklı olarak
yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etmesini öngörür.
Sözleşme mantığını bir bakıma
meydana getiren kurallardan biri olan ahde vefa prensibine sıkı sıkıya bağlı
kalınması, kimi zaman sözleşme taraflarının, edimlerini yerine getirmeleri ile
elde edecekleri hukuki yararı ortadan kaldırarak tarafları, telafisi zor veya
imkânsız zararlara uğratmaktadır. Bu tip mücbir sebep hallerinde bu katı kural yumuşatılarak
aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması gündeme
gelmektedir.
2019’un sonlarına doğru Çin’in Wuhan
kentinde ortaya çıktığı belirtilen, oradan bütün dünyaya yayılıp ülkeleri etkisi
altına alan ve günümüzde dahi hala salgın özelliğini koruyan yeni tip korona
virüsünün (COVID-19) yaşamımızdaki en büyük yansımalarından biri de sözleşmeler
üzerinde olmuştur. Dünya Sağlık Örgütünün açıklamaları, sosyal mesafeyi
sağlamak için yapılan karantina uygulamaları, ülkemizde alınan sokağa çıkma kısıtlaması
kararları her alanda sözleşmeleri ve sözleşmelerde tarafların yerine getirmesi
gereken edimleri olumsuz etkilemiştir. İnsanlar evlerinden çıkamamış, işlerine
gidememiş birçok insan gelir elde edemeyecek düzeye gelmiştir. Bunun sonucunda
da kişiler, bağlı bulunduğu sözleşmelerdeki edimlerini, ellerinde olmayan ve
kendi etki alanı dışında gerçekleşen bu olağanüstü haller nedeniyle ifa
edememişlerdir.
İşte bu kitap, karantina sürecini
olabilecek en verimli şekilde geçirmeyi amaçlayan Av. M. Turan Özer’in, korona
virüsün hukuk dünyamıza olan etkilerini araştırarak yorumlaması, bu salgın
hastalık nedeniyle uygulamada karşılaşabileceğimiz hukuki uyuşmazlıklara
uygulanacak yasal mevzuatın incelenmesi ve bu uyuşmazlıkların olası çözüm
yollarının ortaya konması çabasından ibarettir. Kendisinin de ifade ettiği
üzere: “Bu çalışma bir akademik kaygı ve iddia içermeyen, hukukçu
meslektaşlarıma MÜCBİR SEBEP kavramı çerçevesinde bir bilgi notu gibi görmeleri
düşünülmüştür.”
Kitap, 3 ana bölüme ayrılmış ve
kitabın sonunda ek olarak konuya ilişkin yüksek yargı kararları sunulmuştur.
Birinci Bölümde genel bir giriş niteliğinde borçlar hukukunun temel ögeleri üzerinde
tanımlamalar yapılmış; sözleşme, sorumluluk halleri ve genel olarak mücbir
sebep kavramı açıklanmıştır. İkinci Bölümde ise özel hukuk, kamu hukuku ve
vergi hukuku özelinde birçok alanda mücbir sebep başlık başlık irdelenmiştir. Üçüncü
Bölümde de korona virüs ve getirdiği uygulamalar sonucu hukuk dünyamızda
karşılacağımız ihtilafların çözüm yollarına ilişkin çözüm önerileri yer
almaktadır.